Pazar, Şubat 10, 2008

KİM BU ?


Nasıl oluyor da buradayım ? Ya da bensiz nasıl olurdu buralar ? hatta nasıl olacak acaba bensiz ? diye soruyorum kendime. Biliyorum ki doğru düzgün bir cevabı yok bunun.

Olmuş olana, olmasaydı ne olurdu diye sormak zaten başlı başına bir paradoks. Zaten burada olduğum için sorabiliyorum bu soruyu, dolayısıyla olmasaydım zaten böyle bir soru da olmazdı. İyi de bu var olan kim peki.

Kırk yaşıma yaklaşırken, mesleğimin ben olmadığımı, niteliklerimin ya da düşüncelerimin ben olmadığını öğrendim. Hepsinin toplamı “ben” mişim gibi geliyor. Ama ben kimim sorusunun başka bir yanıtı daha var, söyleyemediğim. Verdiğim tüm yanıtlar “şeye” dönüşüp yetersiz kalıyor. Bu yüzden söyleyemiyorum kim olduğumu. Tam dilimin ucunda duruyor, ama asla sese dönüşmemeli. Hiçbir ses yetmeyecek onu tarif etmeye.

Ben kimim sorusunun, sezdiğim cevabıyla yaşarken anlıyorum, ne kadar sonsuz yaratıcı, güçlü, özel, güzel, sevgi dolu olduğumu. Bazen herşeye kadir olduğumu düşünürken, bir anda hiçbir şeyin kontrolünün bende olmadığını, sadece olana eşlik edebildiğimi idrak ediveriyorum. Bir an sonsuz seçenekler içinden kendi irademle seçtiğimi ve otoritemi kullandığımı düşünürken, sonra bu otoritenin zaten çoktan kullanılmış olduğunu seziyorum. Tüm bunları kim yapıyor ?

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili Dostum;
Araştırmamız gereken bir soru geliyor aklıma."ego" ne zaman kendisinin farkına vardı? Ve kendisini "BEN" den ayrı olarak varetme sapkınlığına yöneldi? Bir önceki yaşamdan "DNA" ya kotlanmış bilgiler dahil biriktirdiğimiz hafıza, "ego" arayüzünde varolduktan sonra neye hizmet ediyor? "DNA" ne zaman bu yaşamdan gelen verileri gen haritamıza işliyor? Tersi nasıl oluyor?Yani daha önce kotlanmış bilgiler ne zaman "ego" alanında varoluyor?
Seni seviyorum.. ( Hâzım )

Ali Karakuş dedi ki...

Ben yapıyorum:)