Cumartesi, Aralık 19, 2009

YANSIMA


Hiçbirşey yokken, deneyimine bakıp sadece o an için geçerli olan bir çıkarımı, “KİM”liğin haline getiriyorsun.

Sonra da “KİM” liğine uygun düşündüğün için, bunun yarattığı duyguları yaşıyorsun. Bu duygular bedenin aracılığıyla ve varlılığının sezilen sinyalleriyle etrafına yayılmaya başlıyor.

Gönderdiğin sinyaller sadece insan oldukları için, doğal olarak, diğerleri tarafından okunuyor ve sana ona göre davranmaya başlıyorlar. Sen de onların davranışlarına bakıp, yaptığın çıkarımın doğru olduğuna emin oluyorsun. Dolayısıyla kendi uydurduğun "KİM"liğini sahipleniyorsun.

Yazının başına geri dönersen, yaptığın çıkarımın hiçbir şeyden başladığını ve sadece o an için geçerli olduğunu anlarsın.

Sana insanlar neden mi böyle davranıyor? Çünkü sen öyle yansıtıyorsun. “KİM” liğine bir daha bak.

3 yorum:

Ali Karakuş dedi ki...

Tüm bunları KİM yapıyor? :)

filozof dedi ki...

Dostum; "ego" nun başlangıç durumuna kadar geldin.Soru? Bu başlangıç durumu yani kimliksizlik halinden, kimliğin kıyısına ne zaman ve nasıl çıktık.Bu Prometeus mitosunda anlatılan zihin ateşinin insana verilmesinin( veya insanın başarmasının)doğal sonucu olmasın.? Ya da daha da eski..hücre bilinci; hücrenin içine egoyu işlemeye başlamış olmalı en ilkel halden itibaren.Yani bu varoluşla bir mi yok sa?
Sen haldeki içeriği açığa çıkarttın, tanımladın.Daha geriye doğru yol alalım Dostum.Hadi çıkalım yola..; ))

Adsız dedi ki...

Geldik yine kendimize! şimdi farkettim, cümlemden ah keşke herkes kendine gelse diyebilirsin belki ama söylemek istediğim bu anlam değildi. Yani dönüp dolaşıp sorumlu olarak yine kendimizi bulduk yazınla. Herşeyden biz sorumluluyuz değil mi? Yaptığımız çıkarımlar, ...
Bakış açımızı değiştirdiğimizde herşey nasılda farklı görünüyor aslında, mesaj budur sanırım, yada yazından ben bu çıkarımı yapıyorum:). Eline sağlık. paylaşımlarının devamı dileğiyle. Sevgilerle.Leyla